TEST: Opel Cascada 1.6 SIDI Sürüş İzlenimi

Bunca yıldan sonra kendime dönüp sorsam en çok hangi otomobilleri kullanmaktan keyif alıyorum? 1- Hızlı otomobiller. 2- Cabrio otomobiller. Birinciye 70 yaşında bile sahip olmak isterim. Ama bir cabrio sahibi olmak ister miyim? Onu bilmiyorum. Kullanırken çok keyif alıyorum orası doğru. Üstü açık bir otomobille güneşin battığı saatlerde, bir yaz günü, gece sizi üşütene kadar gezebilirsiniz. O kadar keyiflidir.

Çevrenin bakışları sizi havaya sokar.

“Hayır” diyen yalan söyler. Çünkü onun için almışsındır bu otomobili… Premium markalar ve üst sınıf spor otomobillerin dışında bu keyfi daha makul rakamlara yaşayabileceğiniz devşirme cabriolar da vardır. Başka bir deyişle “her keseye uygun” olanlar… Daha düne kadar Opel’in Astra cabrio’su da bu otomobillerden biriydi benim için… Metal tavanıyla pratik bir coupe-cabrio’dan bekleneni kullanıcıya sunuyordu ama sanki o cabrionun ruhundaki bir şeyler onda eksikti.

Birkaç yıl önce Opel Cascada’nın sketch çizimlerini gördüğümde bu otomobili farklı olacağını hissetmiştim. Çünkü tasarımında görmek istediğim gizli çekicilik onda vardı. İzlediğim ilk tanıtım videosunda yanılmadığını anlamıştım. Opel, Astra Cabrio yerine bir halef değil, farklı bir otomobil yaratmıştı.

O artık bir üst segmentin izlerini taşıyan daha büyük bir convertible’dı… Ama resmin tamamına baktığımda o beklediğim zarif çizgi Cascada’nın gövdesini kendini fazlasıyla belli ediyordu.
Kaslı bir görünüm ve uzatılmış bir siluete sahip karoser genelde şık görünmeyen kumaş tavan ile tam bir uyum içindeydi. Otomobil, A sütunundan itibaren hız ve akıcılık görünümünü hiç bozmadan arka kısma kadar nefis bir çizgiyle taşıyor. Yandan bakıldığında bir bıçak darbesi gibi görünün tasarım çizgisi üstte arka stop lambalarıyla, altta ise arka çamurlukta son buluyor.

Opel’in tasarım şefinin Cascada ile ilgili söylediği ve bence de çok doğru olan bir söz var. “Çoğu cabrio otomobil yalnızca tavanı açık halde şık görünüp tavanları kapatıldığında biçimsiz görünürken, Cascada her zaman zarif bir görüntüye sahip. Tavan kapalıyken bile kusursuz, kesintisiz bir profili sahip.” Cascada üstü kapalıyken de kumaş tavan olmasına rağmen oldukça şık…Cascada’nın temelinde kullanılan magnezyum parçalar, arka cam penceresi, birçok üst sınıf  cabrio otomobilde kullanılan bir uygulama seviyesiyle, kumaşla neredeyse kusursuz biçimde birleşmiş.

Cascada ile yola çıktığımızda otomobilin en güzel yanlarından biri kumaş tavanın 50 km/s hıza kadar açılıp kapanabiliyor olması. Bu işlemi sadece 17 saniye gibi kısa bir sürede yapan Cascada’nın kumaş tavanı, bir dizi yalıtım işleminden geçmiş olsa da; belli noktalarda sese ve rüzgâra karşı direncinin zayıfladığı anlar olabiliyor.

Cascada’nın oturma pozisyonu beklediğimden daha yüksekti. Cabrio bir otomobilde sürücü biraz daha aşağıya çekilmiş oturma pozisyonu arzular. Bu konuda Cascada’nın eksiği olduğunu düşünüyorum. Kabinde bildik Astra ve Insignia çizgilerine rastlıyor olsak da, kalite hissi oldukça yüksek. Ve Cascada donanım anlamında dopdolu.

Cascada’nın sürüş özelliklerinden bahsedersek;

Opel Cascada, bildik rijit yol tutuş özellikleri bu otomobilde üst seviyeye taşınmış. Insignia OPC’de kullanılan HiPerStrut ön süspansiyon ve FlexRide adaptif şasi sistemi keskin bir sürüş ortaya koymayı başarıyor. Direksiyon ise diğer modellere göre bir dizi değişime uğramış. Eskiye göre daha hassas olan direksiyon hissi rijit süspansiyon karşısında daha tepkili olabilirdi. Yine düşündüğüm kadar iyi değil.

Opel Cascada tüm yönleriyle yeni bir otomobil olmayı başarırken kaputu altında da yepyeni bir motorla karşımıza çıktı. Önceki Opel modellerinde kullanılan 1.6 lt’lik 180 bg’lik turbo motorun yerini yeni nesil 1.6 lt’lik doğrudan püskürtmeli SIDI Turbo ECOTEC motorun aldığını görüyoruz. İlk kez Cascada’da da kullanılan bu motor önümüzdeki günlerde markanın ürün gamındaki diğer modellerde de yer alacak. Yeni motor;  4.250 ila 6.000 d/dak arasında 170bg güç üretiyor. Overboost işlevi sayesinde tork değeri de 280 Nm’ye kadar ulaşabiliyor.

Şimdi bu değerler Cascada da nasıl bir şekilde karşımıza çıktı isterseniz ona bir bakalım. Öncelikli olarak yeni motorun eskiye oranla daha fazla ekonomi sağladığını ve çevreyi daha az kirlettiğini söyleyebilirim. Fakat sürüş hissi ve performans olarak aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Zira tasarım ve sürüş özelliklerinden fazlasıyla keyif aldığım Cascada’nın yeni motorundan pek keyif alamadım.

Heyecansız ve isteksiz bir ivmelenmesi olan SIDI motorun canlı bir sürüş ortaya koymaması Opel Cascada için içinde yaşadığım en büyük hayal kırıklığıydı. Ayrıca böylesine keyifli bir otomobille seyir ederken insan azda olsa tahrik edici bir motor sesi ve egzozdan gelen ufak bir homurtu istiyor. Tercih edecek olsam 2.0 lt’lik DTH’yi seçermişim gibi bir his var içimde ne yalan söyleyeyim.


Son derece güvenli bir cabrio olduğunu ispatlamış olan Cascada; adaptif ileri aydınlatma sistemi, geliştirilmiş trafik işareti tanıma ve şeritten ayrılma uyarısı, yeni bir takip mesafesi göstergesi ve önden çarpma uyarısı, ikinci nesil Opel eye ön kamera, park manevralarını kolaylaştıran bir geri görüş kamerası ve bir gelişmiş park yardımı sistemi, ultrasonik tabanlı bir yan kör nokta uyarı sistemiyle de ne denli teknolojik bir otomobil olduğunu bize göstermiş oluyor.

Yazı: AHMET ARMAĞAN, Fotoğraflar: Savaş Yılmaz | savas@oanfotograf.net

https://www.youtube.com/watch?v=lKZ6U1O9OMk