Karşınızda duran BMW daha önce hiç bildiklerinize benzemiyor değil mi? Belki karakteristik BMW imgeleri olmasa onu tanımakta bile zorlanabilirsiniz. Evet o bir BMW ama diğerlerinden çok farklı.
Yazı: Ahmet Armağan Fotoğraflar: Savaş Yılmaz (savas@oanfotograf.net)
Bilim dergilerinde veya gazetelerdeki teknoloji sayfalarında uzaydan ya da gelecekten haber veren dijital çizimler olurdu 90’larda… Bu çizimlerde; 2010’lar, 2020’lerdeki otomobillerin nasıl olacağına dair fütüristtik modeller yer alırdı. Kimileri uçaklarla sentezlenmiş hem havada hem de karada gidenler olurdu, kimileriyse şu an karşınızda duran BMW i3’le benzerlikler taşıyan daha gerçekçi fakat günümüz otomobil kavramının dışında olanlardı… Hayaller gerçeği yansıttı ve günümüzde BMW, çizgisinin çok dışında iki modelle bizleri tanıştırdı. Bunlarda biri spor otomobil kategorisindeki ve ilk örneğe daha yakın olan BMW i8, diğeri ise bugün testini gerçekleştirdiğimiz BMW i3.
BMW i3’ün tasarımının bu kadar sıra dışı olması ve birazdan anlatacak olduğun yapıtaşlarındaki teknoloji, onun tam elektrikli bir otomobil olmasından kaynaklanıyor. Evet yanlış duymadınız; tam elektrikli! İçten yanmalı bir motoru olmayan, benzinciye uğramadığınız ve çevreyi kirletmediğiniz ayrıca son derece ekonomik bir ulaşım aracından bahsediyorum.
BMW i3 Modelini Tanıyalım..
BMW’nin eDrive adını verdiği bu yeni kavramın ilk meyvesi BMW i3’ün yapısı, CFRP (Carbon-fiber-reinforced polymer) anlamına gelen karbon fiberle güçlendirilmiş plastikten oluşuyor. Yolcu kabininde ve iç tasarımın da birçok detayında kullanılan bu malzeme, iç mekândaki alan kullanımının optimizasyonu ve iç tasarımı için yeni bir bakış açısı yaratıyor. Kabin tasarımı geleneksel BMW tasarımının oldukça dışında fakat bir BMW kullanıcısının da rahatlıkla hâkim olabileceği bir ortak dile sahip. İç mekânda kullanılan malzemeler, yüksek oranda yenilenebilir hammadde ve geri dönüştürülmüş materyallerden oluşuyor.
Sürüş ve Performans
B sütununun olmadığı BMW i3’te ters menteşeli açılan arka kapılar ön kapılar açılmadan açılmıyor giriş eşiği ise biraz dar ve arkadaki alan ise çok da yeterli değil. Cam yüzeyler ise oldukça fazlaca tutulmuş bu da otomobilin içinde ferah bir hava yaratıyor. Yüksek bir noktada konumlandırılmış koltuklar sert ve oturma pozisyonu da konumlandırma sebebiyle yüksek.
Gücünü 230 kg ağırlığa sahip 22 kW’lık lityum iyon bataryalardan alan i3; bu bataryalar sayesinde ağırlığı dengelerken, batarya bloğunun alçak ve merkezi bir noktada konumlandırması sayesinde 50:50 ağırlık dağılımı ile bildik BMW dinamikleri bu otomobilde de karşımıza çıkıyor. BMW artık bazı modellerinde önden çekişi tercih ediyor olsa da, elektrikli i3 arkadan itişli ve elektrik motorunun arka aksa yakın bir noktaya konumlandırılmış olması mevcut gücün çok kolay bir şekilde tekerleklere iletimini sağlıyor. BMW i3’de alüminyum bir süspansiyon sistemi kullanılıyor. Süspansiyon tepkileri oldukça sert. 19 inçlik jantlar yerden yüksek yapısı ve ortalama bir şehir otomobili boyutlarına sahip i3’de devasa görünüyor. Fakat genişliği 5 inç olan jantların bu şekilde kullanılması sürtünmeyi minimize ederek daha fazla menzil hem de daha fazla aerodinami anlamına geliyor.
BMW i3 her ne kadar çok farklı bir yapıda olsa da, BMW’nin karakteristik sürüş özelliklerini bünyesinde barındırıyor. Örneğin bildik o keskin direksiyon tepkileri ve hisli sürüş; yüksek, dar ve kısa gövdesine rağmen kendini belli ediyor. Otomobil birçok BMW kadar stabil fakat aynı tokluk hissine sahip değil. Sürüş stili de kendine has olan i3’de neredeyse frene basmadan tüm yolu bitirebilirsiniz. Elektrik motoru sürüş modundan alternatör moduna geçerek lityum iyon bataryayı besliyor. Aynı zamanda tam ve kesin şekilde kontrol edilebilen bir frenleme etkisi de yaratıyor. Bu geri kazanım işlemi ise oldukça hızlı ve duyarlı bir şekilde gerçekleşiyor. Hızlanmanın ardından ayağınızı gaz pedalından çektiğiniz anda otomobil yavaşlıyor ve fren etkisi yapıyor. Bu durum da arkadaki sürücüleri uyarmak için de fren lambaları yanıyor.
BMW i3’ün gücünü aldığı elektrik motoru 170 bg. Hiç de azımsanmayacak bu güç, 1270 kg’lık otomobili 0’dan 100 km’ye 7.2 sn’de ulaştırıyor. Maksimum hızı ise 150 km/s olan i3’ün uzaktan kumandaki otomobiller gibi bir akselerasyonu var. 250 Nm’lik maksimum tork, araç hareket ettiği andan itibaren başladığı için bu gaza bastığınız her anda saf bir güç anlamına geliyor.
Tüketimi, Fiyatı ve Nasıl Şarj Edildiği Hakkında..
BMW i3’ün dünyada satışına başlanmasıyla birlikte ödüller de arka arkaya gelmeye başladı. BMW’nin ilk elektrikli deneyimi olan bu otomobilin marka için gerçekten de bir başarı simgesi olduğu söylenebilir. Peki i3 ne kadar verimli? Tüketimi nasıl?
Fabrika verisi gündelik sürüşte 130 ila 160 kilometre olarak gösteriliyor. Biz bu otomobili üç gün boyunca kullandık ve yazılarımda hep bahsettiğim gibi benim evime ormanlık bir yoldan gidiliyor, inişler-çıkışlar ve virajlar da bolca… Bir gün boyunca tamamen ECO PRO+ modunda tam şarj ile 140 km’lik menzile ulaştık. Bu reel bir değer ve gerçek de şehir içinde kullanım için son derece sorunsuz. Belki biraz daha artırılabilir olan bu değer için çok daha dikkatli bir sürüş gerçekleştirmek gerekiyor. Gelelim şarj konusuna…
Borusan Otomotiv noktalarında hızlı bir şarj ünitesi bulunuyor. Yaklaşık olarak 45 dakikada bataryanın yüzde 80’i doluyor. Ben bir süre daha bekledim ve 1 saat 10 dk gibi bir zamanda tamamen dolmuş oldu. AVM vs gibi noktalardaki şarj ünitelerinde ise bu süre 3.5 – 4 saat gibi. Evden normal şebeke elektriğiyle bu işlemi yapmak isterseniz takribi 9 saat gibi bir süreye ihtiyacınız olacak. Bu otomobili satın aldığınız takdirde eve veya iş yerinize Wallbox adı verilen hızlı bir şarj ünitesi yaptırmanız ise kaçınılmaz. Fabrika verilerine göre BMW i3, 100 km’de 12.9 kwh elektrik harcıyor. Yani aracın 100 km’de ortalama 4 – 4.5 liralık elektrik maliyeti var. Bu tüketim ve şarj konusu mobil uygulamalarla destekleniyor. Akıllı telefonuna yükleyeceğiniz BMW Connected Drive uygulamasıyla otomobilin şarj durumunu, süresini, en yakın şarj istasyonlarını görebiliyorsunuz.
BMW i3’ün fiyatı 141.465 TL. (Ekim 2015) Pek de azımsanacak bir rakam olmadığını kesin. Fakat altında yatan teknoloji ve sahip olduğunuz otomobile dönüp baktığınızda bu rakamın çok yüksek olmayacağına kanaat getirebilirsiniz.