2.EL TEST: Volkswagen Golf GTI (2014-)

GTI harflerinden oluşan üçleme otomobil dünyasında büyük bir isim olarak kabul edilir. Hız, çeviklik ve en önemlisi de kıpır kıpır ve adrenalin dolu bir otomobili simgeler çoğu zaman… Bu kavramın yaratıcısı olarak kabul görmüş olan Golf GTI ise 1976 yılından beri bu öncü kimliği elinde tutmakta ve ürettiği her yeni seride bir öncekinden daha gelişmiş bir Golf GTI ile karşımıza çıkıyor.

Haydi filmi biraz başa saralım ve bugün 200 bg’nin üzerinde olan GTI’lar o yıllarda nasıldı bir hatırlayalım. 1976 yılında bu kavrama öncü olan ilk Golf GTI 1.6 lt hacminde üstten tek eksantrikli fakat enjeksiyonlu bir motora sahipti. 110 bg’lik güç üretiyordu. O yıllarda küçük sınıf bir otomobilde üç haneli beygirler bugünün 200’lerinden bile daha etkileyiciydi. Golf GTI, 70’lerin sonunda öylesine sevildi ki, artık adı “Halk Porsche’si” olarak anılmaya başladı. Golf’ün ardından Fransızlar ve Japonlar başta olmak üzere bu konseptle; küçük, hızlı, iyi yol tutan, fazlasıyla keyifli ve ucuz hatchback’lerin üretimine geçtiler.

Golf GTI ilk neslinin ardından Mk2’de 1.8 lt’ye yer verdi. Mk1 kadar rağbet görmedi. Benzer güçteydi fakat otomobil 126 kg daha ağırlaşmıştı. Ardından Mk3 GTI 2.0 lt’lik oldukça verimli olan 150 bg’lik DOHC bir motora karşımıza çıktı. Bu modelin popülaritesi çok yüksekti ve 90’larda VW yeniden GTI trendini yakaladı. Mk4 GTI’da ilk kez turbo bir motor kullanıldı ve sonuç yine hüsrandı. Mk5 devrim niteliğinde bir GTI oldu. TFSI teknolojisine sahip 2.0 lt’lik turbo motor 200 bg’lik gücüyle gündeme bomba gibi oturdu. Ardından Mk6’da 210 bg’lik TSI motor yer aldı. Ve bugün yeni GTI sadece 10 bg’lik bir artışla 220 bg olarak karşımıza çıkıyor.

Her hızlı otomobilin direksiyonuna aynı heyecanla oturduğumu söylemeliyim. Golf GTI da bunlardan birisi… Mk7 Golf GTI; son derece konforlu, verimli ve bir o kadar da yola iyi tutunuyor. Bir dört çeker gibi, hatta tırnaklarını asfalta geçirmiş bir kaplan benzetmesini de yapabiliriz. Peki eksik olan bir şeyler var mı? VW mühendisleri acaba bugüne kadarki en iyi GTI’ı mı yaratmışlar? Bunu birazdan göreceğiz.

Yeni GTI’ın dışına baktığımızda onu standart bir Golf’ten ayıran ön önemli unsurların başında sportif ve farklı bir tasarıma sahip 18 inçlik jantları, tavan çizgileriyle birleşen arka spoyleri ve tamponun hemen altında yer alan difüzör dıştan bakıldığında hemen fark edilen değişikler arasında yer alıyor. Sağ ve soldan olmak üzere konumlandırılmış çift çıkışlı egzozları onun kostümündeki GTI kimliğini oluşturan sportif unsurlardan biri. Ayrıca ön tamponun köşelerindeki şık farların arkasına geldiğiniz bir otomobildeki algısı çok farklı oluyor.

Otomobilin içine geçtiğiniz anda Retro bir görünüme sahip döşeme sizi karşılıyor. Bu GTI’ın ilk nesline gönderme yaptığı bir detay. Koltuklar sürücüyü iyi sarıyor ve sizin bir GTI’ın direksiyonunda olduğunuzu hissettiriyor. Üç kollu direksiyon simidinin tasarımı genelde birbirine benzeyen VW modellerinden oldukça farklı, sportif ve ele iyi oturuyor. Konsolda genel olarak diğer Golf’lerden çok farklı değişiklikler bulunmuyor. 6 kademeli harika DSG şanzımanınsa her zamanki gibi nasıl bir iş çıkardığını ise hepimiz biliyoruz.

Vites kolunun hemen yanında yer alan butonlar arasına GTI’da bir yenisi eklemiş. Bu da “Driver Profile Selection” adı verilen farklı sürüş modlarını seçebildiğiniz bir düğme. Burada Eco, Normal, Sport ve Individual’dan oluşan dört farklı seçenek bulunuyor.

Eco modunda Golf GTI gerçekten de 2.0 lt’lik bir otomobile göre oldukça düşük bir yakıt tüketim değeri yakalayabiliyor. Bu biraz da sizi ayağınızın gaz üzerindeki etkisine kalmış. Sport burada otomobili kimyasını adeta değiştiriyor. Vites hemen birkaç kademe aşağıya düşüyor, direksiyon sertleşiyor ve otomobil size bir Golf gibi değil, GTI gibi davranmaya başlıyor. Ben bu modda otomobilin limitlerini bir hayli zorlamayı başaracağım bir yolda deneme şansı buldum. Sınırlı kaydırmaya sahip elektronik diferansiyel kilidi belli bir noktaya kadar GTI’a hiç müdahale etmiyor. Hatta birçok noktada acaba bu otomobilde ESP yok muydu? Haydi ne zaman devreye girecek diye beklediğiniz noktalarda olmuyor değil. Fakat GTI bu konuda çok başarılı. Mk7’nin MQB altyapısındaki üstün sürüş özelliği GTI’ın süspansiyonlarıyla birleşince bizim piyasasının “tren” olarak nitelendirdiği bir sürüş karakteri ortaya çıkıyor. Hızlı otomobillerde bu kavramı bizim sektörde aslında kimileri fazla sevmez. Otomobilin bu denli yola tutunması onları sıkar. Biraz otomobil gevşek olmalı, arkası sağa sola kaymalı diye düşünürler. Evet bu da çok eğlencelidir, fakat ben o trenciler biriyim ve Golf GTI’ın gazına sonuna kadar basarak virajdan çıkmak çok heyecanlı ve güven verici.

Yukarıda bir şey demiştim hatırlıyor musunuz? Acaba bu en iyi GTI mı? Diye… GTI’ın sunduğu performans ile bu sorunun da cevabını bulmuş olacağız.

GTI’ın aynı Mk6’da olduğu gibi 2.0 lt’lik TSI motora sahip 220 bg’lik bir güç ünitesi var. GTI’ın yol tutuş özellikleri beni ne kadar etkilediyse, performansı ise bir o kadar etkilemedi diyebilirim. Çünkü geçmişte hem Mk3, hem de Mk5 beni performansıyla etkileyen iki GTI’dı ve bugünün hızlı hatchback’leri 275-280 bg’lere ulaşmışken GTI’ın bu konuda yavaş kaldığını söylemeliyim. GTI bana performans anlamında hissettirdiği bir GTI’dan çok hızlı bir Golf gibiydi. Egzoz sesi neredeyse hiç yoktu, Polo GTI’ın dahi egzoz patlatmaları insanı tahrik etmeyi başarırken, Golf GTI’da bunu duymak için müziği kapatmak hatta camı dahi birkaç parmak aralamanız gerekiyor.

Burada bana hızlı bir Golf’den bahsediyorsak “R” modeli ile karşıma çıkacak olabilirsiniz bu doğru. Fakat dört tekerlekten çekişli “R” modelinin teknik altyapısı önden çekişli olan hızlı hatchback’lerin biraz önünde ve orada klasmanın bir anda değiştiğini de söylemeliyim.